Bir düşünün, tarih kitaplarında en çok gördüğümüz ismin kim olduğunu… Hani o yazdığı eserlerle dünyayı sallayan, ünü dört bir yana yayılan ve en sonunda “tamam, tarihçi sensin!” dedirten o kişi… Şimdi tam olarak kim diye sorarsanız, size “Ünlü tarihçimiz kimdir?” sorusunu soracağım! Belki de siz de en az benim kadar kafa karıştırıcı bir soruyla karşılaştınız, ama eğlenceli kısmı şu ki: Tarihçileri tanımadığınızda, her şey biraz daha eğlenceli hale geliyor. Hadi bakalım, birlikte araştırıyoruz!
Ünlü Tarihçimiz Kimdir? Belki de O’nun Adını Herkes Biliyor!
Şimdi bir saniye, hemen “kimdir?” diye telaşlanmayın. Çünkü bu blog yazısının derdi, size tarihçi ismini vermek değil, biraz eğlenceli bir bakış açısı kazandırmak! Hayır, size dünya çapında bir tarihçi ismi vereceğim, ama onu “tarihin tüm inceliklerini çözmüş, zamanın derinliklerine inmiş” bir kişi olarak hayal etmeyin. Haydi biraz eğlenelim!
Ünlü tarihçimiz kim? Bu soruyu sormadan önce, hemen etrafınıza bakın. Erkekler genelde çok stratejik davranır. O yüzden “Ünlü tarihçi kimdir?” sorusuna mantıklı bir cevap verirken, birinci sıradaki kişi genelde şu cevabı verir: “Tabii ki, Herodot.” (Ah, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı bir başka oluyor!) “Zaten tarihçi de dediğin insan, birinci isimde Herodot’tan başka kim olabilir?” diye eklerler. Yani, biraz daha stratejik yaklaşanlar, kelimenin tam anlamıyla başı çekiyor.
Herodot: “Tarihçi Baba” mı? Bir Çözüm Önerisi!
Evet, Herodot, tarihsel anlatıların babalarından biri olarak kabul edilir. Ama şimdi bir saniye, biraz mantıklı düşünelim. Herodot’un yazdığına göre, tarih yazmak sadece bilgiyi kaydetmek değil, aynı zamanda insanları eğlendirmek! Yani, kendi zamanındaki olayları anlatırken, arada birkaç dramatik anekdot koymayı ihmal etmemiştir.
Yani… Erkeklerin o çözüm odaklı yaklaşımına bakarsanız, Herodot’u bulduktan sonra rahatlayıp, “Tarihçi işte, ne kolay” diyebiliriz. Ama tabii Herodot’un tarih yazıcılığını birleştirdiği mizahi dili düşününce, aslında sadece ciddi bir bilimsel metin değil, biraz da “gözlem yapıp halkı güldüren” bir iş çıkarıyor! O zaman, belki de tarihçiyi sadece tarihçi olarak tanımlamak haksızlık olur, değil mi?
Peki, Kadınlar Ne Diyor? Tarih, Empatiyle Bakar mı?
Kadınlar, tarihçiyi tanımlarken belki de biraz daha derinlemesine bakacaklar. Yani “Herodot bu, herkes biliyor” demek yerine, “Peki, tarih yazmanın ardında insanların yaşadığı duygular, olayların arkasındaki ilişkiler neydi?” diye soracaklar. Duygular, insan ilişkileri ve toplumsal dinamikler! Bu yüzden tarih yazarken sadece olaylara değil, insanların duygusal dünyalarına da odaklanmak gerek.
Mesela, Eileen Power gibi bir tarihçi vardı. Onun yazdığı eserlerde sosyal dinamikler, ilişkiler ve insanların o dönemde nasıl hissettikleri öne çıkıyor. Kadın bakış açısıyla tarih, sadece olayları anlatmak değil, aynı zamanda bu olayların insanların hayatlarına nasıl dokunduğunu göstermek. Hatta bazı tarihçiler, tarih yazarken empatiyi ön plana çıkarır, olayları daha çok insan merkezli ve duygusal bir çerçevede ele alır.
Hadi Biraz Gülümseyelim: Tarihçiler Hakkında Komik Bir Anı
Şimdi bu yazıyı okuyan herkes, tarihçilerin hep çok ciddi, hiç gülmeyen insanlar olduğunu düşünebilir. Ama ben size bir sır vereyim, tarihçiler aslında en komik insanlardır. Sadece bazen o komik taraflarını çok gizlerler. Tıpkı bir tarihçinin, akşam sohbeti sırasında “Ya Herodot’un ‘Tarihin Babası’ olma süreci” üzerine yaptığı espriye verdiğiniz tepki gibi! Anlayacağınız, bu işi sadece stratejik ve ciddi bir bakış açısıyla yapmadıklarını çok iyi biliyoruz.
Ve sonuç olarak, her iki bakış açısının birleşimi, bizi daha zengin bir tarih anlayışına götürüyor: Herodot’un pratik çözümlerine duygu katmak ve duygusal bakış açılarıyla olayı daha geniş bir perspektiften ele almak!
Şimdi Söz Sizde: Tarihçilerin Kendi Komik Yorumlarını Paylaşsın!
Bu yazıda tarihçilerin işlerini nasıl ele aldık, nasıl düşündük? Hangi bakış açısına daha yakınsınız? Bu konuda düşünceleriniz ya da belki komik tarih anekdotlarınız var mı? Yorumlarda paylaşın! Bakalım, siz de bir “tarihçi” gibi düşünmeye başladınız mı?